Federal Rezerv (FED) başkanı Powell'ın her kamu konuşması, yatırımcıların beklentilerini ve eylemlerini yönlendiren bir pusula gibi. 2018'den 2024'e kadar olan döneme baktığımızda, Powell'ın sözleri yalnızca Amerika para politikasının evrimini yansıtmakla kalmayıp, aynı zamanda küresel finansal yapıyı şekillendiren önemli bir güç olmuştur.
2018 yılında Powell'ın konuşması, güçlü bir faiz artırımı sinyali verdi ve bu doğrudan ABD Hazine tahvili getirisinin artmasına neden oldu, aynı zamanda borsa da kısa vadede şiddetli dalgalanmalar yaşadı. Buna karşılık, 2020'de tanıtılan ortalama enflasyon hedefleme (FAIT) çerçevesi, piyasaya büyük miktarda likidite enjekte etti; bu sadece varlık fiyatlarının yükselmesini sağlamakla kalmadı, aynı zamanda gelecekteki sıkılaştırma politikaları için tehlike oluşturdu.
Bu tarihi olaylar, bir kuralı net bir şekilde göstermektedir: Piyasaların anlık tepkileri genellikle beklenmedik değişikliklerden kaynaklanırken, sürdürülebilir orta ve uzun vadeli etkiler daha çok politika çerçevesinin köklü ayarlamalarına bağlıdır. Son yıllarda ABD tahvil ve hisse senedi piyasaları arasındaki ters korelasyonun giderek arttığına dikkat çekmek gerekir; bu, yatırımcıların politika değişiklikleri ile karşılaştıklarında daha esnek varlık tahsis stratejileri geliştirmeleri gerektiği anlamına gelebilir.
Aynı zamanda, kripto para piyasası ile geleneksel hisse senedi piyasası arasında gözlemlenen yüksek ilişki, küreselleşmiş finansal sistemde çeşitli varlıklar arasındaki sınırların giderek belirsizleştiğini de yansıtıyor. Bu fenomen, politika sinyallerini yorumlarken daha kapsamlı ve sistematik bir bakış açısı benimsememiz gerektiğini hatırlatıyor.
2025 yılına yaklaşırken, piyasa katılımcıları Powell’ın her konuşmasını dikkatle takip etmeye devam edecekler, politikaların yönündeki ince değişiklikleri yakalamak amacıyla. Ancak, gerçek zorluk, sürekli değişen piyasa ortamında bu konuşmaların olası derin etkilerini doğru bir şekilde anlamak ve tahmin etmektir. Gelecekte, başarılı yatırım stratejileri yalnızca para politikası detaylarına duyarlı olmakla kalmayıp, aynı zamanda makroekonomik eğilimleri ve küresel finansal sistemdeki yapısal değişiklikleri de kavrayabilmelidir.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
14 Likes
Reward
14
4
Repost
Share
Comment
0/400
OnchainDetective
· 08-21 18:51
Yaşlı Bao ne derse, onu yapar.
View OriginalReply0
NFT_Therapy
· 08-21 18:48
Bao öğretmen neyi anlatıyorsa o yükseliş gösteriyor
Federal Rezerv (FED) başkanı Powell'ın her kamu konuşması, yatırımcıların beklentilerini ve eylemlerini yönlendiren bir pusula gibi. 2018'den 2024'e kadar olan döneme baktığımızda, Powell'ın sözleri yalnızca Amerika para politikasının evrimini yansıtmakla kalmayıp, aynı zamanda küresel finansal yapıyı şekillendiren önemli bir güç olmuştur.
2018 yılında Powell'ın konuşması, güçlü bir faiz artırımı sinyali verdi ve bu doğrudan ABD Hazine tahvili getirisinin artmasına neden oldu, aynı zamanda borsa da kısa vadede şiddetli dalgalanmalar yaşadı. Buna karşılık, 2020'de tanıtılan ortalama enflasyon hedefleme (FAIT) çerçevesi, piyasaya büyük miktarda likidite enjekte etti; bu sadece varlık fiyatlarının yükselmesini sağlamakla kalmadı, aynı zamanda gelecekteki sıkılaştırma politikaları için tehlike oluşturdu.
Bu tarihi olaylar, bir kuralı net bir şekilde göstermektedir: Piyasaların anlık tepkileri genellikle beklenmedik değişikliklerden kaynaklanırken, sürdürülebilir orta ve uzun vadeli etkiler daha çok politika çerçevesinin köklü ayarlamalarına bağlıdır. Son yıllarda ABD tahvil ve hisse senedi piyasaları arasındaki ters korelasyonun giderek arttığına dikkat çekmek gerekir; bu, yatırımcıların politika değişiklikleri ile karşılaştıklarında daha esnek varlık tahsis stratejileri geliştirmeleri gerektiği anlamına gelebilir.
Aynı zamanda, kripto para piyasası ile geleneksel hisse senedi piyasası arasında gözlemlenen yüksek ilişki, küreselleşmiş finansal sistemde çeşitli varlıklar arasındaki sınırların giderek belirsizleştiğini de yansıtıyor. Bu fenomen, politika sinyallerini yorumlarken daha kapsamlı ve sistematik bir bakış açısı benimsememiz gerektiğini hatırlatıyor.
2025 yılına yaklaşırken, piyasa katılımcıları Powell’ın her konuşmasını dikkatle takip etmeye devam edecekler, politikaların yönündeki ince değişiklikleri yakalamak amacıyla. Ancak, gerçek zorluk, sürekli değişen piyasa ortamında bu konuşmaların olası derin etkilerini doğru bir şekilde anlamak ve tahmin etmektir. Gelecekte, başarılı yatırım stratejileri yalnızca para politikası detaylarına duyarlı olmakla kalmayıp, aynı zamanda makroekonomik eğilimleri ve küresel finansal sistemdeki yapısal değişiklikleri de kavrayabilmelidir.